En Son Haberler



Mustafa GÜÇLÜ

info@egitimsendikasi.org
  Özgeçmişi
  Tüm Yazıları

EMEĞİN GELECEĞİNE DAİR

EMEĞİN GELECEĞİNE DAİR

       Dünya ölçeğinde geleneksel toplum yapısından modern toplum yapısına geçişin öncülüğünü yapan Batı medeniyetini takip etmek zorunda kalan medeniyetimizin, bu işleyen süreçten en az hasarla çıkması için, medeniyet ve hars ile kültür ve teknik ayrımına gitme gayretleri eşliğinde bugünlere kadar gelinmiştir. Ancak gelinen bu süreçte kültürel değerlerimizin hayata içkin olması gereken noktalarının bayağı törpülendiği aşikârdır. Bu kapsamda modern toplumun bir kurumu olan sendikanın içeriğini oluşturan evrensel normlarının, geleneksel değerlerimizden beslenerek sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel hayatımızla uyumlu özgün bir yapı haline dönüştürülmesi lazımdır.  Zira Batının insanları topraktan koparıp “emeğin özgürleşmesi” iddiası ile şehirlere göçe seferber etmesi neticesinde, fabrikada sermaye sahiplerine karın tokluğuna çalışan “modern köle” mahiyetinde pazarlayarak çatışma temeline dayalı şahsi çıkar peşinde koşan sözde “özgür bireylere” çevirmesi, insanlığın çalışma hayatında acı bir tecrübe olarak yaşanmıştır. İşte Batı dünyasının sendikal anlayışı bu acı tecrübe içinde kendi şartlarında gelişmiştir. Ancak Batı’nın bu acı tecrübelerinin ülkemizin ekonomik işleyişinde hayat bularak emeğin sömürülmesine başta siyasi irade olmak sivil toplum tarafından izin verilmemelidir.

       Zira medeniyet tarihimizin emek bakımından özgür insanı, Batı insanının aksine çok daha farklı bir konumdadır. Her şeyden önce bireysel ihtiyaçlarını temin edebilecek kapasiteye ulaşarak temel güvencesini elde etmiş bir vaziyette, kendini diğer insanlardan sorumlu hisseden bir zihni arka plana sahiptir. Yani medeniyet anlayışımız, Batı’nın insanları sömüren-sömürülen/efendi-köle diye sınıflara ayıran zihniyetinden uzak, insanların eşitlik ve dayanışma zemininde karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde olduğu sınıfsız bir toplum tasavvuruna sahiptir. Bugün ülkemizdeki sendikalara düşen görev bu tarihi hakikatin farkında olan bir sendikal zihniyeti inşa ederek küresel kapitalizmin emeği kuşatarak nefes alamaz hale getiren girdabından kurtarmaktır. Ancak açlık sınırının biraz üzerine aylık alan işçi ve memurların mensup olduğu sendika yöneticilerinin tokluk sınırının kat kat üstünde maaş almaları düşündürücüdür. Bu nedenle başta sendika yöneticileri olmak üzere emeğin hakkının tüm tarafları medeniyet değerlerimizden beslenen bir sendikal zihniyete göre hareket etmelidir.   

       Tüm bu ifade edilenler demokratik bir ortamda hayat bulabilir. Ülkemiz demokrasisinin sağlam temeller üzerine oturtularak sağlıklı işleyen siyasal bir düzenin kurulması, siyaset kurumlarının birbiri ile uyum içinde çalışmasını getirecek ve böylece toplumun geniş kesimlerinin talep ve tercihlerinin iktidar tarafından sadece seçimden seçime alınmasını değil, hükümet ettikleri tüm süreçte dikkate alınması sonucunu doğuracaktır. Bu sürece bireysel hak ve özgürlüklerin önünü açacak katılımcı bir ruhla hazırlanan yeni bir anayasa değişikliği ve günün ihtiyaçlarını dikkate alan adil bir hukuk zihniyetinin inşa edilmesini sağlayacak şeffaf ve zamanında adalet dağıtan bir yargı reformunun eşlik etmesi, içinde sendikaların da dâhil olduğu iktisadi kurumların da gerçek işlevini yerine getirmesini sağlayacaktır. 

 

 

 


 Okunma Sayısı : 498

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 47240

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.